Avrupa Turu Gezi Notları

Sayın Dernekli bisikletli arkadaşlar;
Aslında kısmen yazdığım şeyleri Bülent Arkadaşımın önerisiyle biraz daha genişleterek ve yurdum için düşünerek yazacağım.
Temmuz ayının başında Avusturya’da yaşayan arkadaşımın davetiyle bir bisiklet turu yaptık. Konstnz veya Almanca adıyla Bodensee gölü Alplerin önünde uzanan, 536 km2 lik yüzölçümü ile orta Avrupa’nın 3. büyük gölü. Almanya İsviçre ve Avusturya’nın göle komşuluğu var. Gölden ilk söz eden Romalı tarihçi Pomponıus Mela Ren nehrinin ikiye böldüğü gölü anlatıyor. Ren nehri buradan (Steın am Rheın)çıkıyor 1320 km yol katederek Hollanda’nın Rotterdam şehrinde Kuzey Denizi ile buluşuyor.Göl, etrafında tam bir ılıman iklim etkisi yaratmış,Alplerin sert havasından bıkanların kaçış yeri olmuş..Kiraz, elma erik ve daha bir sürü meyve bolluğu var. Özellikle elma açısından çok güzel bahçeler uçsuz bucaksız sırayla üstleri filelerle örtülmüş olarak uzanıyor. Hepsi aynı boyda ve hizada.
Gölün etrafı 8–10 tane rotaya ayrılmış tam bir bisiklet cenneti. Haritanızı alıp gideceğiniz rotayı belirliyorsunuz. Bu rotalar ayrıntılı bilgiler veren ucuz kitapçık haritalarla sağlanabiliyor. Günlük kaç km gitmek istiyorsanız, nasıl bir tur planlıyorsanız,(seyru-sefa yaparak etrafı gözleyerek, hard dağ rotası ile kondisyon yaparak, tarihi ve özellikli yerleri görerek vb.)belirlediğinizde geriye bu rotanın numarasını okumanız yeterli. Sadece bu rotanın yazıldığı yön levhalarını izlemeniz kalıyor. Bu nasıl güzel levha ve sinyalizasyon aklım durdu. Bisikletlilere bu kadar değer verilmesi valla insanı gururlandırıyor bisiklete bindiği için. Geçiş üstünlüğü olan araç. Avrupalılar boşuna bisiklete biniyoruz diye övünmesinler,
(yeri gelmişken müstehcen sayılmazsa bir fıkra var; İki farklı şehirden iki eşcinsel karşılaşmış, sohbet sırasında modern şehirden geleni sizin oralarda nasıl zor oluyor mu böyle yaşamak diye sormuş, muhafazakâr şehirden gelen anlatmış, önce bizi arıyorlar, gidiyoruz, bizi gizlice arabaya sokuyorlar, bir güzel dövüyorlar, sonra dağa götürüyorlar orada birlikte oluyoruz, sonra bizi tekrar dövüp dağda bırakıp gidiyorlar, peki sizde nasıl oluyor demiş, modern şehirden gelen anlatmış; önce bizi arayıp randevu istiyorlar, sonra şoför gelip bizi hamama götürüyor, sonra baş başa romantik bir akşam yemeği yiyoruz, şarap içip hafif gevşedikten sonra otelimize gidip beraber oluyoruz yüklüce bir para alıp şoför bizi evimize bırakıyor demiş, diğer eşcinsel heyecan içinde oohoo demiş bu sosyal imkânlar bizde olsa tüm şehir ibne olur) Bu hesap bu sosyal imkânlar olsa Türkiye’de herkes bisikletçi olur.
Göl etrafında onlarca çadır ve karavan kampı var. Hem de en güzel yerler kamplar için ayrılmış. Kimse parayı bastırıp herkesin yararlanabileceği güzellikleri kapatamıyor, fabrikatörle işçisi aynı kampta kalabiliyor çünkü en güzel yerler herkese ayrılmış ve fiyatları herkesin gücünün yetebileceği oranlarda. Göl etrafında bir tane bile bırakın 5 yıldızı, yıldızlı otel yok. Her yerde bulabileceğiniz küçük oteller, pansiyonlar ve bolca ferienwohnung yani ailelerin evlerinde yaptığı tatil evi işletmeleri. Temiz ucuz, konforlu fonksiyonel yani ihtiyacınız olan her şey var rahat yatak, pırıl pırıl tuvalet banyo ama asla vıcık vıcık arabesk lüks yok. Bu gölün etrafına yılda 70 milyon civarında turist geliyormuş,(ülkemizin toplam 22 milyon civarı diye biliyorum) ekonomik olarak bölgeye olan bisikletlilerin katkısını düşününce içim sızlamadan duramıyorum, ülkem için sızlanıyorum. Buradaki alt yapı altından kalkılamayacak bir yatırım gerektirmiyor. İklim ve keşfedilmemişlik açısından neredeyse 4 mevsim uygun olan yurdum bu alt yapıyı yapabilir. Örneğin Karadeniz kıyıları komşu olan ülkelerle işbirliği ile bisiklet yolu yapılırsa bence Karadeniz’e otoban yapılmasından daha çok bura insanına katkı sağlar. Denetlenen temiz güvenli aile pansiyonlarında milyonlarca insan kalır, çevreyle barışık tahrip edilmeden, göç olmadan. İzmir’den Antalya’ya, buradan Mersin-Adana ve oradan Anadolu’ya uzanan güvenli bisiklet yolları bizim geri kalmışlık zincirini kırmamızda en önemli desteğimiz olacaktır. Son yıllarda Konya’ya gittiniz mi? Çepeçevre üst geçitli alt geçitli yollar yapılmış,modern çevre yolları kavşaklar yapılıyor hala. Biliyorsunuz Konya belki de dünyada benzeri olmayan düzlükte bir şehrimiz, yani bisikletli ulaşıma o kadar uygun ki, her şeye milyonlar harcayan belediyede bir tek Allahın kulunun aklına gelmez mi şuraya 2 metrelik bisiklet yolu yapsak kent içi ulaşım o kadar rahatlar ve tonlarca akaryakıt ve çevresel zarardan kurtuluruz insanlar daha sağlıklı olur. Mutlaka geliyordur ama bu tercihler herhalde rasgele olmuyor, bunlar ideolojik tercihler.
Başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmek özgürlüktür. Hemen tamamı dışarıdan alınan araba ve ekipmanları ve petrol bizim en önemli gider kalemimizi oluşturmuyor mu? Bunlardan biraz tasarruf bu vatanı sevmek anlamına gelmez mi? Vatanseverlik hamasetle olmuyor tabii.
Kısa süre önce Sarıgermede Hilton otel zincir bir golf resort açtı. Kültür Bakanı geldi ve açılışta sevincini dile getirdi. Daha önce de 7 yıldızlı otel açılışında bulunmuştu .Bir kalkınma modeli olarak ülkeye lüks otellerle donatıp dünya zenginlerini buraya çekip onlardan kazandığımız parayla refaha ulaşmayı hedefliyorlar sanırım. Fakat şu anda sarıgermede Türk halkının denize girebileceği alanlar iyice kısıtlanmış durumda. Orta sınıfın bile kullanamadığı ve kendi ülkemizde zenci muamelesi gördüğümüz işletmeler buralar. Zaten müşterisini büyük tur şirketleri pazarlıyor, uçak aynı şirketin, uçaktan paketlenip otele transfer, otel alles ınclusive dışarı adım atana ödül var, dönüş transfer aynı ve uçak aynı, ne çevre köyler turist görüyor, ne turist geldiği ülke hakkında bir fikir sahibi oluyor.Sarıgerme muhtarı yakınıyor, çocukluğumuz buralarda balık tutarak geçti ama artık giremiyoruz diye. Peki Bodensee etrafında nasıl? Güzelliği asıl sahiplerinden izole etmeden onlara gelir sağlayacak şekilde düzenlenmiş. Yerli halkın konaklama tesislerinin hiç kimseye zararı yok. Otelde yatıyorsun ama kahvaltı dışında tüm yeme-içme için yallah dışarı. Gezeceksin, etrafı göreceksin yiyip-içip alışveriş yapacaksın, insanlarla tanışıp katkı sağlayacaksın. Her şey dahil mi? O da ne . İşte başka bir model turizm.
Yapılacak sonbahar turumuzda acaba bir panel düzenlenebilir mi bisiklet turizminin ülkemiz ekonomisine katkısı gibi bir başlıkla. Gene de ne varsa bisikletlilerde var.Kimseye zararımız yok, tüketmiyoruz, çevreye zararlı gaz atmıyoruz(Dik yokuşlar dışında),insanın kendini en iyi hissettiği doğa içindeyiz, daha saymakla bitmez, çözümde yine bu barışçıl ve sömürüsüz bakış açısından gelecektir.
Dr. Sabahattin BOZKURT

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir